
Kanada, enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir ülkedir. Bu nedenle, dünyanın “enerji süper gücü” olarak kabul edilmektedir. Kurulu güç kapasitesi 148.000 MW’dır.
Kanada
Ekonomisi
Dünyanın ekonomik açıdan en zengin ülkelerinden biri olan Kanada,
dünyada ekonomik büyüklük açısından 10. sırada yer
almakta olup OECD ve G8 üyesidir. Doğal kaynaklar bakımından
dünyada dördüncü, petrol rezervi açısından üçüncü sırada
bulunan Kanada aynı zamanda dünyanın dördüncü büyük
doğal gaz ihracatçısı konumundadır. Ormancılık, petrol, otomotiv,
havacılık, yazılım gibi birçok endüstride dünyanın küresel
liderlerinden biridir. Parlamenter sistemle yönetilmekte olup nüfusu
38 milyondur.
Dış ticaretinde ağırlıklı olarak doğal kaynaklar ve kereste ihracatı ön plana çıkmaktadır.
En önemli ticaret ortakları ABD, Çin ve Meksika’dır. Son yüz yıl içinde imalat,
madencilik ve hizmet sektörlerindeki büyüme Kanada ekonomisinin lokomotifi olmuş,
kereste ve petrol ön plana çıkmış; ülke, net enerji ihracatçısı konumuna gelmiştir.
Bunların yanı sıra, dünyanın belli başlı buğday ve kanola tedarikçileri arasındadır
ve en büyük çinko ve uranyum üreticisidir.
Enerji Profili: Kaynaklar ve Potansiyeli
2020 yılının ilk çeyreğinde Covid-19 Pandemisi nedeniyle yaşanan yavaşlamaya rağmen, Çin’in elektrik ve enerji talebi artmaya devam etmiştir. Birincil enerji tüketiminin %50’sinden fazlasının kömürden elde edilmesine ve kömürün elektrik üretiminde ana enerji kaynağı olmasına rağmen, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi artmaya devam etmektedir. Karasal rüzgar enerjisi için verilen tarife desteklerin kaldırılmasının kısmen yansıdığı enerji portföyünde rüzgar kurulu kapasitesi 2019’a kıyasla artış göstermiştir.
Birincil enerji kaynakları açısından enerji tüketiminin 2019 yılına kıyasla %2.2 artarak 4.98 milyar tep düzeyine yükseldiği görülmektedir. 2019 yılı itibariyle toplam birincil enerji tüketiminde kömür %57.7, petrol %18.9, doğal gaz %8.1 ve yenilenebilir %14.3’lük bir paya sahiptir.
Pandemiye rağmen elektrik tüketiminin artış gösterdiği ülkede, %3.1 oranında bir tüketim artış olmuştur. Özellikle madencilikle ilintili endüstri faaliyetlerinde, diğer sektörlere nazaran %10’luk bir artış gerçekleşmiştir.

Hidroelektrik
Hidrolik enerji, Kanada’daki elektrik üretiminin açık ara en büyük kaynağıdır ve yaklaşık 85.000 MW kurulu gücü ile Kanada’nın toplam elektriğinin yaklaşık %60’ını sağlamaktadır. Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci hidroelektrik üreticisi konumundadır.
Petrol
Kanada dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervine sahiptir. Günümüz teknolojisi ile ekonomik olarak geri kazanılabilen 168 milyar varil Kanada petrolünün 162,5 milyar varili petrol kumlarında bulunmaktadır.
Doğal Gaz
Kanada’nın 300 yıl boyunca ülkenin ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar doğal gazı bulunmaktadır ve yoğun bir şekilde doğal gaz ihracatı gerçekleştirmektedir. Doğal gaz bir taraftan kömürün yerini alarak küresel sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olurken, aynı zamanda artan enerji ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
Kömür
Kömür, esas olarak çelik üretimi ve elektrik üretimi olmak üzere iki amaç için kullanılmaktadır. Kömür, 6,6 milyar ton geri kazanılabilir rezerv ile Kanada’nın açık ara en bol fosil yakıtıdır. Kanada’nın kömür yataklarının %90’ından fazlası batı eyaletlerinde bulunmakta olup hali hazırda 24 aktif kömür madeni bulunmaktadır.
Nükleer
Nükleer santrallar 1960’ların başından beri Kanada’da ticari elektrik üretmektedir. Kanada’nın elektrik ihtiyacının yaklaşık %15’ini oluşturan dört aktif nükleer enerji santralı faaliyet göstermektedir.
Rüzgar
Kanada’da Kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi son yıllarda genişlemiş olup elektrik üreticilerinin artan ilgisi ve hükümet girişimleri nedeniyle büyümeye devam etmesi beklenmektedir. Kanada’daki toplam kurulu rüzgar kapasitesi 12.800 MW olup Kanada’nın elektrik talebinin yaklaşık %6’sını oluşturmaktadır.
Güneş
Güneş enerjisi teknolojileri, evleri ve suyu ısıtmak ve elektrik üretmek için kullanılmaktadır. Kanada’daki kurulu güneş enerjisi kapasitesi yaklaşık 2.100 MW olup Kanada’nın enerji kapasitesinin yaklaşık %1,5’ini oluşturmaktadır.
Enerji ve Çevre Hedefleri
Kanada’nın ortalama sıcaklıkları küresel ortalamanın iki katı, hatta Kuzey’de üç katı artmaktadır. Kanada, iklim değişikliği ile ilgili küresel çabaların içinde yer almış olup 12 Aralık 2015 tarihinde 194 ülke ile birlikte Paris İklim Anlaşması’na taraf olmuş ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyon elde etmeyi taahhüt etmiştir. Kanada Hükümeti havayı daha az kirletmek ve iklim değişikliği etkilerini azaltmak üzere çeşitli planlar yapmıştır.
İlk olarak 2030 yılına kadar 2005 seviyelerinin yüzde 40 altında olan emisyon azaltma hedefine ulaşmak için emisyonları azaltma, ardından 2050 yılına kadar net sıfır emisyon elde etme hedefi konulmuştur.
Bu plan, 9,1 milyar dolarlık yeni yatırım içermekte olup bu kapsamda karbon fiyatlandırması, temiz yakıt kullanımı, binalardan araçlara, sanayi ve tarıma kadar sektör bazında birçok eylem hedeflenmektedir. Kanada’nın iklim eylem planı aşağıda yer alan aksiyonları içermektedir;
» Konutlarda ve binalarda enerji maliyetlerini düşürmek
» Elektrikli araçları teşvik etmek
» Petrol ve gaz sektöründen kaynaklanan karbon kirliliğini azaltmak
» Toplumu iklim değişikliği konusunda bilgilendirerek eyleme geçmeyi teşvik etmek
» Ekonomiyi yenilenebilir elektrikle güçlendirmek
» Sektörlerin net sıfır emisyona giden yolculuklarında temiz teknolojiyi geliştirmelerine ve benimsemelerine yardımcı olmak
» Doğa ve doğal iklim çözümlerine yatırım yapmak
» Çiftçileri desteklemek

Taksonomisi: Mevzuatı ve Gelişimi
Kanada, Paris Anlaşması uyarınca 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 2005 seviyelerinin %30 altına düşürmeyi taahhüt etmişti. Ancak Temmuz 2021’de bu hedefi genişleterek 2030 yılına kadar emisyonları 2005 seviyelerinin %40 altına düşüreceğini taahhüt etti. Bu kapsamda karbon fiyatlandırması, emisyon ticareti gibi çeşitli iklim değişikliği azaltma politikaları uygulamaya devam etmektedir. Bu bağlamda belirlenen birçok politika Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında belirlenen birçok politika ile örtüşmektedir.
Öte yandan, yukarıda detaylı şekilde açıklanan, hangi yatırımların iklim kriziyle mücadele kapsamında çevresel hedeflere ulaşılmasına gerçekten katkıda bulunduğunu ve sürdürülebilir olarak kabul edilebileceğini sınıflandırmak amacıyla Avrupa Birliği tarafından ortaya konan AB Taksonomisine benzer bir taksonomi, Kanada tarafından henüz belirlenmemiştir. Ancak, her ne kadar iklim değişikliğinin azaltılması için geçiş yollarını değerlendiren kriterler ve metodolojiler sağlamayı amaçlayan “Geçiş Taksonomisi” henüz Federal Hükümet tarafından desteklenmese bile özel sektör tarafından desteklenen bir takım girişimlerce Kanada’nın geçiş taksonomisinin oluşturulması hedeflenmiştir.
Kanada Hükümeti’nin Haziran 2019 tarihli “Sürdürülebilir Finans Nihai Raporu”na İlişkin Uzman Panelinde öne sürülen tavsiyelere dayalı olarak “Geçiş Taksonomisi” çalışmalarına başlanmıştır. Söz konusu paneli müteakip, Kanada’nın birçok sektörünün, hızla gelişen küresel yeşil ve sürdürülebilir finans piyasalarında, yeşil tahviller ve yeşil krediler gibi yeşil geçiş dönemi finansal ürün ve hizmetlerinden dışlanma riskiyle karşı karşıya olduğu düşünüldüğünden “Sürdürülebilir Finansman ve Kanada için Yeşil Taksonomi Belirleme Projesi” ortaya konmuştur. Proje gerekçesinde; dünya çapında geliştirilen çoğu yeşil taksonominin bazı Kanada doğal kaynak sektörlerini “Yeşil” veya “Geçiş Halinde” olarak tanımadığı ve Kanada’nın bu hızla değişen sürece önemli bir katkı olarak Kanada’da bir “yeşil” tanımı geliştirmesi gerektiği ifade edilmiş olup proje sonucunda oluşacak Kanada ulusal standardının bu ihtiyaca yönelik bir çözüm olduğu vurgulanmıştır.
Bu kapsamda, Kanada Standartlar Birliği (CSA Group) bünyesinde AB Taksonomisine katkı sağlamak üzere “Sürdürülebilir Finans Teknik Komitesi” oluşturulmuştur. Komite, Kanada’nın finans ve doğal kaynak sektörlerinin temsilcilerinden oluşmakta olup “Geçiş Finansmanı” için Kanada Ulusal Standardı’nın bir parçası olarak bir “Geçiş Taksonomisi”nin geliştirilmesine öncülük etmektedir.
Komitenin ana görevleri şunlardır:
1. Geçiş finansmanı için Kanada Ulusal Standardı olarak bir “Geçiş Finansmanı Taksonomisi” nin geliştirilmesi,
2. Kanada için uygun olan küresel bir geçiş finansmanı taksonomisinin oluşturulmasında aktif liderlik rolü oynaması,
3. Kanada’nın ISO Teknik Komitesi’nin Sürdürülebilir Finansmana katılımı.
Komite, iklim bilimini sürdürülebilir ekonomik faaliyetler tanımlarının temeli olarak kullanmayı amaçlayan AB’nin yeşil taksonomisinden farklı olarak, Kanada’nın kaynak yoğun ekonomisinin ihtiyaçlarına daha uygun bir planlama yapmayı amaçlamaktadır.
Kanada’daki bir dizi paydaş grubu, geçişle ilgili finansal ürün ve hizmetlerden yararlanacaktır. Söz konusu gruplar şunlardır:
» Kanada’da geçiş odaklı faaliyetler için sermaye arayan şirketler (örneğin, yeni teknolojileri geliştirirken sera gazı emisyonlarını ve çevresel ayak izlerini azaltmak isteyen şirketler),
» Yatırımlarının daha düşük karbon ekonomisine geçişi desteklediğine dair güvenceye ihtiyaç duyan kurumsal ve perakende yatırımcılar,
» Düşük karbonlu bir ekonomiye geçişi sağlamak için kredi çözümleri, danışmanlık hizmetleri veya sermaye piyasalarına erişim sağlayan ve aynı zamanda müşterilerin geçiş riskini yönetmelerine yardımcı olan Kanada finans kurumları,
Doğal kaynakların ve ağır sanayinin Kanada ekonomisi ve toplumu için önemi göz önüne alındığında, Kanada’nın kendi sera gazı azaltma hedeflerini karşılama konusunda hem bir fırsatı hem de bir zorluğu bulunmaktadır.
Kanada’nın iklim değişikliği stratejisinin, Kanada ve küresel iklim hedeflerine anlamlı bir şekilde katkıda bulunan geçişle ilgili yatırım fırsatlarını içermesi zorunludur.
Ancak, bütün bu çalışmalara ve ihtiyaca rağmen, 2019 yılından bu yana sürdürülen çalışmalar, çerçeve üzerinde çalışan komite üyeleri arasındaki “temel görüş farklılıkları” nedeniyle Kanada’nın gecikmiş “Geçiş Taksonomisi” üzerindeki çalışmalar bir süreliğine durdurulmuştur. Söz konusu taslağın 2021 yılının sonunda piyasaya sürülmesi beklenmekteydi, ancak gerçekleşmedi. Komite tarafından, artık çalışmaların Sürdürülebilir Finans Eylem Konseyi (SFAC) ve hükümet paydaşlarıyla birlikte sürdürülmesinin planlandığı ifade edilmektedir.
Taksonomi Kapsamı
2021 yılında Yeşil Varlık Taksonomisi için yeni bir çerçeve geliştirilmiştir. Bu yeni çerçeve fon portföyünü dört bölüme ayıran trafik ışığı sistemine dayanmaktadır:
» Yeşil varlıklar – yeşil
» Geçiş varlıkları – amber
» Karbon yoğun varlıklar – kırmızı
» Geri kalan varlıklar – gri
Trafik ışığı ile renklendirilmiş kategorilerin her birinin alt kategorileri bulunmaktadır.
Yeşil olarak ifade edilen kategoride: “koyu yeşil”, “açık yeşil” ve “muhtemel yeşil” alt kategorileri yer almaktadır.
Varlıkların koyu yeşil olarak kabul edilebilmesi için “düşük sera gazı performansına” sahip olması ve “üçüncü tarafların düşük karbon sınıflandırmalarında yeşil tahvil çerçevesine uyumlu” olması gerekir. Açık yeşil varlıklar, “yüzde 30 daha iyi sera gazı performansı elde eden” varlıklardır. “Muhtemel yeşil varlıklar” ise düşük karbona geçişe yardımcı olan faaliyetlerdir.
Amber rengi olarak ifade edilen geçiş aşaması kategorisinde: “erken” (bilim temelli olmayan bazı hedeflere sahip) ve “olgun” (bilim temelli uzun ve kısa hedeflere sahip) şeklinde iki alt kategori bulunmaktadır.
Kırmızı olarak ifade edilen kategoride: “yüksek karbon” ve “azaltılması zor” kategorileri yer almaktadır.
Son olarak gri olarak ifade edilen kategori, “karbon emisyonlarının dikkate alınmadığı veya verilerin bulunmadığı” varlıkları içermektedir.
Taksonomi Çerçevesinde Finansal Destekler
“Yeşil Varlık Taksonomisi” kapsamında kamu hisse senetleri, gayrimenkul ve özel sermaye portföylerindeki emisyon maruziyetini ölçmek için 204 milyar C$ fon kullanılması planlanmaktadır.
AB Taksonomisi ile Uyumu
Görüldüğü üzere, Kanada Hükümeti tarafından taksonomi konusunda herhangi bir aksiyon alınmamış olsa dahi özel sektör bu konunun peşini bırakmayacak gibi görünmektedir. Öte yandan öngörülen trafik ışığı sistemi AB Taksonomisindeki yaklaşım ile örtüşmekle birlikte Kanada taksonomisine ilişkin girişimler başarılı olamazsa, Avrupalı büyük yatırımcılar Kanada’nın uluslararası standartlara uyumuna güven duymayacağından, Kanada’ya finansal akışlar engellenebilir. Ayrıca, aynı şekilde uluslararası yatırım yapan Kanada finans kurumları için de sorun yaratabilir. Bu nedenle, Kanada’nın bir an önce AB ile uyumlu bir taksonomi benimsemesi gerektiği uzmanlarca vurgulanmaktadır.
Kanada Taksonomisi Işığında Türkiye Taksonomisi için Öneriler
Yukarıda görüldüğü üzere, ekonomik açıdan bu denli gelişmiş ve iklim değişikliği etkilerinden zarar gören bir ülke olmasına karşın Kanada’da yoğun fosil yakıt kullanımından dolayı taksonomi konusunda hükümet tarafından yeterince aksiyon alınmamıştır. Ancak, sürdürülebilir finansman konusunda çalışan tüm uzmanlar, uzun vadede Kanada Taksonomisinin oluşturulmamış olmasının uluslararası yatırımlar açısından ülkeyi zora sokacağı konusunda hemfikir olmuşlardır. Bu bağlamda, ülkemizin kredibilitesini yükseltmek ve uluslararası büyük yatırımcıların güvenini kazanmak açısından ülkemiz taksonomisinin bir an önce oluşturulması gereklidir. Bunun için de Kanada da
olduğu gibi konuyla ilgili tüm sektör uzmanlarından oluşan bir komite oluşturulması ve her sektörün önceliklerinin göz önünde bulundurulması faydalı olacaktır.